Türkiye’de eğitim sorunu üzerine öneriler
Prof. Dr. İsmail Kaşıkçı
(ismailk@t-online.de)
Türkiye’de eğitim üzerine konuşmalar ve tartışmalarda, ülkemizin gerçekleri, sanayi ve çağımızın koşulları dikkate alınmıyor. Bu yazıda Alman eğitim sistemi kısaca anlatılacak, daha sonra meslek okulları ve üniversite eğitimi (ağırlıklı olarak elektrik mühendisliği) üzerinde karşılaştırmalı bilgi verilecek.
Almanya’da üç yıl ana okulu’ndan sonra ilkokula gidilir ve 4 yıl eğitim verilir. İlkokulda öğrenciler, davranışları, çalışkanlıkları, yetenekleri vb. konularda değerlendirilmeye tabi tutulur. 4 yıl boyunca öğretmenler kurulu değerlendirmeleri sonucu öğrenci ile ilgili bir tavsiye mektubu hazırlanır. Bu tavsiye mektubu öğrencinin, buradan hangi okula gitmesi konusunda çok etkilidir. İlk okuldan mezun olan öğrenciler ya mesleğe yönlendirici okula Realschule veya Hauptschule (bunlara bir nevi Ortaokul diyebiliriz) yada üniversiteye hazırlayan liseye gönderilir. Realschule’yi çok iyi notla bitirenler Teknik Liseye veya meslek okullarına gidebilir.
Genel liseler teknik ve dil bölümleri olarak ikiye ayrılır. Teknik liselerde yalnız makine ve elektrik bölümü vardır. Sadece bu dallarda üniversite eğitim görmeye hak kazanırlar. Normal liseyi bitirenler üniversiteye sınavsız girerler. Örnek olarak tıp, hukuk gibi dallarda Numerus Clausus denilen baraj not ortlaması (1 veya 1,5) istenir. Diğer bölümlerdede not ortalaması önemlidir. Lisede başarısız bir öğrenci Realschule oradan Hauptschule’ye dahi gönderilebilir. Realschulede çok başarılı olan öğrenci liseye geçiş yapabilir. Ancak bu oran %1 civarındadır. Üniversiteye girişlerde, Türkiye’de olduğu gibi tüm lise mezunları sınav yapmaz. İlkokuldan itibaren gençler yeteneklerine göre yönlendirilir. Herkes üniversite okumak zorunda değildir. En önemlisi dersaneler yoktur. Almanya’da Eğitim ulusaldır. Hiçbir parti ve kuruluş eğitime karışamaz.
Diğer taraftan Teknik liseyi bitirenler iş yeri açamaz, serbest çalışamaz, usta olamaz. Meslek liselerinde ve meslek okullarında çalışan teknik öğretmenlerde Almanya’da büro açamaz, proje yapamaz. Okulu bıraksalar, emekli olsalar bile serbet meslek sahibi olamazlar.
Meslek liselerinin Türkiye’de cazibesi kalmamıştır. Fen liseleri, anadolu liseleri ve süper liselerden geri kalanlar meslek liselerine girmekte dolayısiyle eğitimin kalitesi düşmektedir.
- Meslek liselerinin amacı üniversite mi yoksa sanayi mi olmalı? Sanayi olacaksa sektörün ihtiyacı olan eleman yetiştirilmelidir. Aksi takdirde üniversiye hazırlık olmalıdır.
- Meslek lisesinden sonra iki yıllık eğitimin faydası nedir? Bu günkü koşullarda kaybedilen zamandır. İçerik olarak boştur.
Mesleki eğitim – Çift sistem:
Sayfadaki şekil İlkokul tavsiye mektubunu ve daha sonraki okulları kabaca göstermektedir. Hedef herkesin üniversiteye gitmesi değildir. Gençleri yarıştırmakta değildir. Önemli olan iyi bir meslek öğrenmek, öğretmek, gençleri yaşama hazırlamaktır. Almanya’da üniversite yerine liseden sonra meslek okullarına gidenlerin sayısı günden güne artıyor. Hedef unvan değil, yaşamda başarılı olmaktır.
Realschule’den liseye ve teknik liseye geçiş yapamayan öğrenciler ve lise ve teknik liseden üniversiteye giremeyen öğrenciler, 4 yıllık Meslek okullarına gidebilir. Bu sürede öğrenciler işletmelerde çalışır. İşletmeler ile sözleşme mecburiyetleri vardır. Yine bu süreçte, pratik eğitim işletmelerde, teorik eğitim meslek okulunda, gerek işletmede gerek meslek okullarında verilemeyen eğitim eğitim akademilerinde verilir.
Meslek Okullarının bölgesel idare merkezleri vardır. Bu bölgelerde, ilgili meslek odaları ve eğitim akademileri de bulunur.
Almanya genelinde, 55 Eğitim Akademisi ve 55 Meslek Odası vardır ve meslek okullarında eğitim standartlaşmıştır. Bu okullarda eğitim, haftanın 1.5 günüdür. Kalan süre işletmede geçer. Devletin bu tip, eğitim kurumlarına finans katkısı sınırlıdır. Okulların giderleri işletmeler tarafından karşılanır. Firmaların yaptıkları ciroları katkıları da esas alınır.
Almanya’da öğrencilerin %20 si üniversiteye, %80 ni hayata eğitilerek hazırlanırlar. Melek okulları ülkenin gelişmesinde alt yapıyı oluşturur. Motor görevi görür.
Ustalık okulları:
4 yıllık Meslek Okullarını başarı ile bitirenler 3 yıl kendi meslek dalında tecrübe kazandıktan sonra ustalık meslek okuluna müracaat eder. Ustalık okulunda 1500 saat teorik ve pratik ders görürler. Bu okullarda örnek olarak verirsek: Finas bilgisi, Pedagojik bilgi, Teknik bilgi ve davranışlar gibi dersler verilir. Genelde teorik ders öğretmenleri üniversite mezunudur. Pratik dersler ustalar tarafından da verebilir.
Ustalık okullarının finansmanı öğrenciler tarafından karşılanır. Ustalık okulu sınavları 2 hafta sürer, teorik ve pratik sınav yapılır. 2. kez başarısız olan öğrenciler vasıfsız işçi sayılır, bir daha ülkenin hiçbir yerinde sınava giremez.
Almanya’da kişinin usta olabilmesi için asgari 16-17 yıl pratik ve teorik eğitim görmesi zorunludur. Ustalık gereken mesleklerde usta olmayanların çalışması ve çalıştırılması mümkün değildir. Yapılan işlerde tüm sorumluluk ustaya aittir.
Tekniker okulları:
Meslek okulu mezunları başarı durumuna göre, 2 yıl sürebilen Teknik Okullarına da gidebilirler. Tekniker okullarından Üniversiteye geçiş vardır ama zordur.
Meslek kuruluşları:
Almanya’da genel hizmet odaları ve meslek odaları olmak üzere, iki bölümde yapılanma vardır. İşletme sahipleri ve çalışanlar meslek odalarında temsil edilirler. Kesinlikle mühendisler odası yada fen adamları odası gibi, ayrıca yapılanma yoktur. Elektrik sektöründe çalışanların üyesi olduğu, tüm odalar Elektrik Odaları Birliğine bağlı, bu birliğin yönetim kurullarının %50 sini ustalar ve çalışanlar, %50 sini firma sahipleri oluşturur.
Mühendisler:
Genellikle teknik lise ve liselerden Üniversiteye geçilir, mühendis olunur. Mühendis eğitimi (BSc) genelde yedi , Mastır (MSc) üç, toplam on sömestri (beş yıl) sürer. Her mühendis mezun olduğu konuda endüstride hemen göreve başlar. İlgili sektörün tekrar o elemana masraf yapmasına itiyaç yoktur. Diğer taraftan bir elektrik mühendisinin bina tesisi yapabilmesi için, yanında bir elektrik ustası çalıştırması zorunluluğu vardır. Eğer üniversitenin yanında meslek okullarından birini bitirmiş ise yada teknik liseden üniversiteye gitmiş ise buna gerek yoktur yada yapacağı işle ilgili 1 yıl çalışması, bu çalışmanın odalarca onaylanması gerekir. Onay alamazsa 1 yıl daha devam eder. Çalıştıkları konu, faaliyet yapacakları konu ile örtüşmelidir.
Mühendislerin enerji verilen özel binalarda elektrik tesisatı yapabilmeleri enerji verebilmeleri için, ustalık belgesi almaları zorunludur veya yanında usta çalıştırmaları gerekir.
Almanya’da tüm elektrikçiler (usta, teknisyen, mühendis, doktor ve profesör) Alman Elektrikçiler Birliğinde (VDE) örgütlüdür. İsteyen üye olabilir. Ayrı örgütler veya odalar yoktur. Projeler bu odalar tarafından onanmaz.
Türkiye’de fen adamları ve mühendisler ayrı odalarda örgütlüdür. Bu odalar politiktir, ayrımcıdır. Ayrıca teknisyen grubunun odalar bazında örgütlenmesi mümkün değildir. Zira teknisyenlere ait bir oda konumu yoktur. Bu günkü örgütlenme biçimi 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununa göredir.
Halbuki mühendisler özel yasalara göre yapılanmışlar ve güçlüdürler. Ustasından teknisyenine ve teknik öğretmenine kadar meslek mensuplarının da ayrıca, oda kanunları çıkartılmak ve o şemsiye altında yapılanmaları, hizmet vermeleri sağlanmalıdır. Yada ustalık belgesi sahibinden mühendise kadar, aynı çatı altında yapılanmalıdır. Eğer, yukarıda anlatılan şekillerde yapılanma olmazsa teknisyen grubunun yetki ve sorumluluklarını muhafaza edebilecek mücadeleyi bile vermesi mümkün değildir.
Türkiye’de, üniversite bitirenlerin yetki sorunları yoktur. Üniversite mezunları hiç pratik eğitim almadıkları konularda bile sonsuz yetkilere sahiptirler. Ek bir eğitim almalarına gerek yok. Elektrik/Elektronik Mühendisleri (kaldıki dünyada böyle bir ünvan yoktur), her konuda sonsuz yetkilere sahiptir. Yapım-tesisat konusunda da sonsuz yetkileri vardır. Almanya’da elektronik mühendisleri kuvvetli akım tesisleri yapamaz.
Türkiye’de tüm binaların iç tesisleri ustalar ve teknisyenler tarafından yapıldığı halde belli elektrik güçünden sonra mühendislerin sadece imzası gerekir. Bu imza sonucu, projeyi tanımadan, incelemeden yüklü para alırlar. Almanya’da teknisyenler mühendislerin gözetim ve denetimi altında değildir. Önemli olan bilgi, beceri, teçrübe ve sorumluluktur.
Okullar yetki vermez, eğitim verir felsefesinden hareketle kişi hangi okulu bitirirse bitirsin konusunda eğitim (teorik-pratik) almadan yetkili kılınmamalı.
Öneriler:
- İlkokuldan sonra mezun öğrenciler mutlaka bilgi ve becerisi yönünde yönlendirilmeli, eline diplomasını alan kişi istediği okula gitmemeli. Öğrencinin okulda başarı yada başarısızlığına göre diğer okullara geçişleri sağlanmalıdır.
- Teknik liselerin önü açılmalı, eğitim yaptıkları meslek dalında üniversiteye geçişte ayrıcalık tanınmalıdır. Ama temel eğitim sanayi için olmalıdır.
- Ortaöğretimde okul süresince aldıkları notlar ortalaması üniversiteye girişte etkili olmalı. İleriye yönelik olarak da üniversite giriş sınavları kaldırılarak, üniversiteye orta öğretim başarı puanları ile girilmeli.
- Teknik liselere öğrenci alınırken mutlaka ilköğretim not ortalamaları dikkate alınmalı.
- Mesleki Eğitim Merkezlerinin Yönetiminde Sivil Toplum Örgütleri mutlaka etkin kılınmalı.
- Ustalık Eğitiminin seviyesi ve süresi artırılmalı, öğrenciler Endüstri Meslek Lisesinden sonra Ustalık okuluna (Mesleki Eğitim Merkezine) alınmalı.
- Türkiye’nin teknik ve ekonomik alanda gelişmesi için üniversiteler, meslek okulları ve liseler yeniden yapılanmalı ulusal bir eğitim sistemi kurulmalı.
- Ülkemiz sanayisinin gereksinimi olan nitelikli üşgücünün yaratılması için teknik liseler yerine , meslek okulları ve teknik okullara ağırlık verilmeli.
- Sanayi daha çok eğitime ve öğretim elemanına yatırım yapmalı. Herşey devletten beklenmemeli.
- Serbest meslek sahibi olmak isteyen teknisyen ve mühendisler uzmanlık sınavından geçirilmeli sadece kendi konularında iş yapmaları sağlanmalı.
Üniversite eğitimi:
Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde olan Türkiye’nin (bana göre Türkiye hiçbir zaman AB’ye üye olamayacaktır) eğitim, insan hakları, yargı, çevre kirliliği vb. konularda uyum yasaları çıkararak ortaklığa hazırlandığı süreçte, Türkiye’de mühendis eğitimi modern ve çağdaş eğitimden uzak Avrupa ile arasında yarım asıra yakın bir farkın olduğu söylenirse hiçde abartılmaz.
Ülkenin teknik ekonomik gelişmesine en büyük katkı üniversitede yapılan bilimsel çalışma ile olur. Amerikan bilimsel dergilerinde veya yurt dışında yayımlanan makeleler sadece doçent ve profesör olabilmek için yararlı olabilir. Makeleler eğitime, üretime ve endüstriye ne kadar katkı yapmakta? Bu soru herzaman sorulmalıdır.
Almanya’da Üniversite Öğretim Üyesi olabilmenin en önemli şartlarından biri Doktora sonrası sanayide kendi dalında en az 3 yıl çalışmak, yayın yapmak ve başarılı olmaktır. Bunun yanısıra pedagojik etkinlik, bilimsel ve pratik yeterlilik, yabancı dil, kişilik, aile yapısı, yaşam süreci gibi özellikler aranır. Almanya’da üniversite-sanayi işbirliği eğitimin temel taşlarıdır. Doktora ve Mastır tezleri ülkenin gelişmesine katkı yapar.
Öneriler:
- Yabancı dil seçmeli ders olarak verilmeli. İngilizce eğitim yanlıştır, kaldırılmalı. Öğrenci yıllarını ders konularını öğrenmek yerine, ingilizce kelimeler ile geçirmekte.
- Öğretim üyeleri seçimi yanlıştır. Mastır-Doktora sonrasında bir kişi hemen ders
verecek konumda değildir. En az kendi konusunda 5 sene endüstride calışmalı, tecrübe kazanmalıdır.
- Sadece Doktora yaptı diye uzman olmadığı konularda hiçbir kimse ders vermemeli.
- Mezun olunan bölümde öğretim üyesi olunmaz. Verimsiz, senli benli ortam oluşur.
- Tüm üniversitelerde tahta başında teknik konularda dersler verilmektedir (Örnek: trafo, motor gibi). Dersi veren hoca yaşamında ne bir trafo nede motor hesabı ve projesi yapmıştır. Öğrencide motor ve trafo deneyi yapmadan mezun olur.
- Öğretim üyesi yetiştirmek için özel bir program uygulanmaz. Öğretim üyesi olacak kişi, konusunu en üst düzeyde endüstride öğrenir ve adaylar arasından, teknik ve bilimsel sınavlardan sonra üç ayrı bağımsız kurullar tarafından seçilir. Üç sene sonra başarısız olduğu takdirde üniversiteden uzaklaştırılır.
- Türkiye’de eğitim sistemi Türkiye şartlarına yabancıdır. Amerikan kökenlidir. Türk halkına yabancıdır.
- Eğer bir doktora tezi ülkenin ekonomik ve teknik gelişmesine katkı yapmıyorsa o iyi bir çalışma değildir.
- Türkiye üniversiteleri 2005 yılında 16353 yayın yapmıştır. 500 en iyi üniversiteye sadece iki üniversite girebilmiştir. Acaba yapılan yayınlar ülkemizin teknik-sanayi gelişmesine hangi katkıyı yapmıştır? Bu yayınların yüzde kaçı yurt dışında doktora yapan öğrencilere ait?
- Amerika’ya ve İngiltere’ye gönderilen Mastır ve doktora öğrencilerinin bir yılı için 20 bin doların üzerinde masraf edilmekte. Bilimsel çalışmaları denetleniyormu? Ülkeye sanayi katkısı ne? Doktora için Avrupa ülkeleri tercih edilmeli.
- Eğitim parti ve ideolijilerden arındırılmalı. Üniversite özerk demokratik olmalı. Örnek her üniversite kendi rektörünü kendisi seçebilmeli.
- Ülkemizde çok zeki gençler, kalitesiz üniversite ve hocalar yüzünden maalesef telef olmakta.
- Laboratuvarlarda teknik donanım çok zayıf. Hatta yoktur. Öğrencilerin kitap sorunu var. Almanya’da olduğu gibi sanayi bu alanda karşılıksız yatırım yapmalı.
- Öğretim üyelerinin gelir düzeyi çok düşük. Yatırım binalara yapılmakta. Avrupa’da olmayan saray gibi üniversiteler var. Ama ne yazıkki ne yeterli kadro vardır nede teknik donamım var.
- İlk başta işveren örgütleri, meslek odaları, parti temsilcileri, konularında uzman kişiler, Türkiye’yi Avrupa düzeyine çıkaracak ulusal bir eğitim programı hazırlamalı.
Eğitimde evrensel hedefler koyulmalı. Sorgulayan, düşünen, ulusal ve evrensel düzeyde özgüven ve kişiliğe sahip, demokraik ve laik cumhuriyet ilkelerini benimsemiş, ülkesi ve ulusu için mücadele eden kuşaklar yetiştirilmeli. Eğitim hiçbir partiye, kişiye, kuruluşa ve dış ülkelere devredilmemeli.
(Cumhuriyet Bilim Teknoloji Sayı: 1049, Sayfa 20-21)